Talih, ters bir terazide 

bozuk bir ritimle sallanıyor; 

bir kanat, 

hikâyenin uçsuz, kan revan sayfası. 


Gökyüzünde gözler; 

siyah bir çukur aynası, 

her günbatımı 

sessiz bir ağıt aynısı. 


Cennet bir uçuş uzakta, 

ama uçmak, 

düşmekten başka bir şey değil. 


Kalbin titriyor; 

ellerin göğsünde—

bir mezar taşını andırıyor. 

Sakin ol, diyorsun. 

Lâkin dikişlerin sökülüyor; 

viskon gömleğinde açılan

yarıkları fırtına dolduruyor. 


Güneşi izliyorsun. 

Her ışık sönüyor birer birer, 

ve karanlık, 

simsiyah bir ağız gibi kapanıyor üzerine. 


Cennet hâlâ bir uçuş uzakta, 

ama uçmak, 

gerçekleşmeyen bir rüya.