Biraz geliyor her şey, bense nefret ediyorum bundan; sizler kanıksamışsınız canım ona lafım yok, olmasına yok ama doğrusu içerliyorum biraz beni acayip bulmanıza bu sebepten. Bir ben miyim deli? Bak sen şu işe.

Ağza bir parmak bal çalma kıvamında, lütuftan öte olmayan sevgileriniz, dostluklarınız; bok var gibi inandımışsınız da kendinizi bunun olması gerekenliğine, biraz fazlasını uman ya çocuk ya deli beliriyor gözlerinizde, siz itiraf edemeseniz de acıyan bakışlarınız ardından.

Yarım iş olmaz, bugün var yarın yok olmaz, duygu biraz olamaz. Biraz ölü birisini gördünüz mü mesela? Biraz hiçtir biraz. Hani birine sorarsın ya kendi sevdiğin şey için "beğendin mi?", biraz ise cevabı, bilirsin beğenmedi.


Laf ebeliğidir "biraz", oyalamadır, idare etmedir, açıkçası yalan dolandır.

Hiç mi "biraz" dostunuz olmadı mesela? Hani böyle halini hatırını sorar da adetten mesela, bilirsin umurunda olmadığını; sen yazıyorsun diye yazar, kendiliğinden sana sevgi göstermez, seninleliğin onu mutlu ettiğini ya da ne bileyim sen faktörünün ona etki ettiğini onun o boktan, samimiyetsiz komplimanları haricinde asla göremezsin mesela... Anladın beni değil mi, biraz olsun anladın, biraz gözlerin yaşardı belki. Şimdi biraz diyip durmama kızıyorsun biraz; dur biraz, sen de biliyorsun, kızdığın bu değil. Birazlığa kızıyorsun sen de, bulanık ve dalgalı her suya kızıyorsun hayatında...


İyi hesapla dost, kim gerçek kimin senin, kimin ne kadarı sensin.