Kustuğum nefret dünün şarabındandı

Ne sevmekten vazgeçtim

Ne de kendimden

Gözler mavi değil siyah olacaktı

Bunu idrak etmek üzere

Büyümek gerekiyordu

İdrak etmek sevgili! Yalnızlığım idi.

Çareden bihaber çığlıklarla

Pencereden düşen yüreğim idi

Sağalmaz bulutlar, dağılan kafamla

Yıldırımları düşürür bağrıma

Kendimi gömdüm içime seninle beraber

Ah ayrılık? O mu çaldı içimdeki seni?

Gülünce açardı güllerin rengi pembeden

Şimdilerde saçlarından daha kara

Çarpacağım direği seçtim ve buldum

Emanet olan vuku olmadan olacak ki

Gözlerim yolumu gözlerken

Bayağı bayağı oldu

Başımı koyacaklar kıbleye doğru

Ömrümden hayırlı olanı sayacaklar

Günahlarımla gömecekler

Senin başında o saçından siyah eşarp

Babam yeryüzünde kızacak

Annem ise ona kavşunca

Hasret kaldığım azar işitmelere doğru

Gidiyorum sevgili!

Lâyık kalamamanın acısıyla sevgili!

Pek az kalmış vakitlerde

Söylenecek onca şeye rağmen

Senin gibi sessiz kalmak

Bana benzeyenin en çok sen olduğunu bilmek

Biraz sahoş biraz garip

Haberin gelmedikçe nergis düşlemek ya

Kalbinden kovulmak kadar olmaz ya

Bu kadar uzakken

Bu kadar yakın olmak sana

Öfkeni hak edecek kadar hazin bir son

Acı ve hicran dolu bir hatıra daha benden sana

Son defa seçtiğim direğe yaklaşacağım

Hem de sana gelir gibi

Son hız ve son kalan aşkla

Sevdiğimi söylemek saçların kadar

Siyah olmasa da