getirdiğim şeyin güzel olduğunu söyleyebilirim şimdi sana.

gözlerimi bile kırpmam, güneş kadar yalancıyım, sor.


bir sürü evin içine girdim, hiç de utanmadım.

hayaletimin bile özgürce gezip dolaşamadığı hayatında böylece kalamam.

olmaz! böyle de kalınmaz, sen bir dur düşün.


eksik bir gök kuşuyum, senin gözünün önünde.

tüylerim uçuş uçuş,

bu körlük sana gökten mi indi?

bak ne söylesem yapayalnız.

ne söylesem dönüp dolaşıp benim içime.

kendimi bir yere sığdıramamaktan hep aynı sonu boyluyorum.


ellerimin direkleri sızlıyor benim artık ayrılıklardan,

bir kere daha olsa deniz aşırılara sürükleneceğim.

bir kere daha, tanımadığım birine denk gelsem.

birine daha tanıtsam kendimi bütün nezaketim alt üst olacak.


bir kabustan diğerine sürükleniyorum

aynı heyecan bit yeniği zehir zehir bitiyor.


nasıl da kayıtsız gülüyorum, bak daha dün çekildim.

nasıl da güzelim, nasıl da kalakalmışım hiçbir şey olmamış gibi.

yemyeşilin arasında hiç gözyaşı dökmemiş gibi duruyorum.


bir terk edişi daha bu serin akşamda sırtıma yükledim,

burada biraz daha otururdum-yer altımdan çekildi.

sen yaptın- 

daha önce de yapmışlardı, üzülme.


dönerim belki diye yarım bırakırım zaten balkonun girişini

sinirli sinirli giderim, bir izimi de bırakırım.

kaybolmama az kala geri gelirim kolaçan ederim her yeri.


bildiğim her kapının girişini en derine gömen,

kapı girişlerinde kendi çukurunu kazan hep benim.

daha önce de yapmıştım, üzülme.