korkunç bir ütopyada

göğsümü gere gere

cesaretle savaş veriyorum

dört duvar arasından


daktilomun sesiyle cihat açıyorum

bu hergele düzenin

kepaze kalmış döngüsüne

sıkışmış kavanozlarda dahil

bilenmiş, sivriyiz


olmaması gereken

düz yolun yatay kalmış

taş parçaları

gibi

nedir bu bileklerimin verdiği ağrı

alnımdan akıp duran iğrenç berraklık


adım varsa yoksa bugün

bu kasabanın işlemeyen yollarında koşuşturmaya teşne

anne korkusundan kapısını gözleyen çocuklarla adaş

anadolumun kasıklarından düşmem

ne bir komünist kadar yalandan sıkarım yumruklarımı

ne de bir faşist kadar çenem düşüktür bu topraklarda


yad etmem maziyi

deşelemem fakat

nerde bir arap carta

o vakit gönlümde çiçekler fora