bir yolu yönüm saydım,
gidilecek son yer-sonunda.
kavgalı olduğum, benim yolumu kesen parça parça aynalar.
hepsi.
tam, burada, avucuna almışsın.
nasıl?
benim kendime acımasızlığım,
senin merhametinin boynu bükük ve muhtaç yüceliği.
suyun yedi kat renksizliğini içtim,
ensemde o tanıdık namluyla öyle hiçbir şey olmamış gibi dolaştım.
her şey senin avucunda,
arkamı dönüp bütün olana bitenlere kısık gözlerimle bakıyorum.
korkum sonunda bir deniz gibi çekildi.
bir bulut doldu ciğerime,
bu mahalleyle bile barıştım.
yapılacak onca şeyi kenara bırakıp nefes almış gibi.
bana hanımeli yakışıyormuş,
saçlarımın arasına yaprakları dökülürken bile.
hatta o nereden geldiğini bilmediğim beyaz teller.
o karmakarışıklığın arasında, ellerin.
gözlerimin içinde özlediğim bir buğu tütüyor.
'seni bir ağacın altına oturtacağım.' diyorum.
hiçbir farkı olmayacak bir diğerinden.
sadece 'bizim işte'
bir yerinde bir tohum içten içe büyüyecek.
senin ellerin, incitmez.
ben bir ağacı yüzyıllar sonra senin için çiçeğe bularım.
şimdi taşlı bir yol çıkar önümüze, artık bizi acıtmaz.
parmaklarının ucundan ayağa kalkarım,
yürürüm.
sinan kuray
2022-04-08T21:21:37+03:00çok beğendim, kaleminize sağlık
Asya Zeynep
2022-04-08T21:10:52+03:00Çok hoş dizeler, çok beğendim... yüreğinize sağlık.