"Senkronizasyon sorunu yaşıyorum. Bir çeşit yenile-n-me sorunu. Ha, evet. Yenilenememe. Zaten olumlu bir kelimenin sonuna sorun kelimesini koy, olumsuzu karşına dikilsin. Günaydın bu arada. Blue Moon'u biraz fazla kaçırmış olabilirim. Bilemiyorum. O kadar zengin de değilim oysa. Ha? Sen ne yaptın?"


Beynimin varlığını daha çok hissediyorum. Bunun olumlu ya da olumsuz bir şey olması konusunda henüz bir kararım yok. Kendimle hemfikir olamadığım bir an daha! Konuşurken neden söylemek istediğim ve söylediğim çok farklı şeyler oluyor ki? Al işte, gidiyor.


"Hey! Bir bira içmek ister misin?"


"Zamanım yok. Olsa da sanırım cevabım hayır olurdu, kendine dönmen için yalnız kalman gerekiyor."


Ahmak kafalı. Benim gerekliliklerime karar vermeye ne hakla cüret edebilir? Bu korkunç. Ah, evet, kustum. Korkunç olan tam olarak bu. İçimdeki Blue Moon'lar, gözlerimin önündesiniz, şimdi... Hay aksi! Bana bunun hafif bir bira olduğu söylenmişti. Keşke bir şeylerin ters gideceğinin sinyali günün başından verilse, ona göre hazırlık yapardım. Ne bileyim, bilirdim en azından. Ah... Günün başı zaten. Başım zonkluyor. Zonk... Zonk... Saat kaç acaba? Evim neredeydi? Beş sokak... İki? Evet. İki sokak ötede. Eve gitmenin güzel bir yolu var neyse ki, öyle çiçekli bir yol falan değil ama yine de güzel. Bu yolu seçiyorum. Tam da şimdi! Evet millet, sürekli yere bakarak yürümem utandığımdan değil; ayakkabılarımı çok sevdiğimden. Çeşit çeşit yüz görmektense, her gün aynı beyaz ayakkabıları görmeyi seçiyorum. Pişman değilim. Sarhoş? Ah, yeterli. İşte bu sokağı tanıdım. Hızlı yürü, hızlı hızlı hızlı. On dokuz saniyede evde olacağım. Yüksek sesli müzik, aşk, arkadaşlık, sigara ve şeker; alkolün etkisini artırıyor diyorlar. On altı. Buna katılıp katılmamak konusunu düşünmedim. Bildiğim bir şey varsa, on üç, sarhoş olup olmadığını sorguladığın her an promil yükseliyor, dokuz. Ayakkabılarımı çıkarıp kendimi yatağa atmak için sabırsızım. Yedi. Kapı! Buraya gel! Beş! Ah, evet, ben ona gitmeliyim. Herkese, her zaman olduğu gibi... Bunu sonra düşünmeyi unutmamak için, bir, yalvarırım, sıfır, Tanrı'm. Herkese iyi sabahlar millet! Ahmak olanlarınız hariç.