Bölünebilme kurallarını bilen bilir. Büyük bir toplumu bölebilmek için iki farklı renk, iki farklı düşünce, iki farklı bakış, iki farklı dinden herhangi biri yeterlidir. Bölünmek toplumların zaafıdır. Siyah-beyaz renklerin dili olsa birbirlerini bu kadar ötekileştirirler mi? Sanmam. Düşünceler bir varlık olsa birbirlerini bu kadar kötülerler mi? Sanmam. Tanrı seslense kendine inanmayanlara, bu kadar kötü davranır mı? Sanmam.
Toplumlar öyle benimsemiş ki bölünmeyi, bölünmek için bölene bile ihtiyaç duymamaya başlamışlar. Ama bölenin de bölünenin de unuttuğu bir şey var. Bir sayı bölünebildiği gibi toplanabilir. İnsanlar bin parçaya ayrılsa ne olur, bir gün tekrar toplanmayı biliyorsa. Zaaf dedim evet, bölünmek bizim en büyük zaafımız. İroni şu ki, toplanmakta en güçlü yanımızdır.
Bizler ne kadar güçlü olursak o kadar sert darbeler yiyeceğiz farklı olduğumuz noktalara. Bu darbelere karşı direncinizi artırmak için şunu unutmayın:
Hayat ne kadar farklı noktalarımızdan vursa da,
bizi bağlayan tek şey ortak noktalarımızda.