zarif bir çatlak gibi sızıyor kan

orada sen varsın, ben varım, yaşamak var

slav ağıtlar yakılıyor kağıtlara

tokalaşıp nadası kasırgaya bırakıyorum

lacivert bir muamma

uzun boylu bir drama

ılık şehvet

hayali ecel

melakolik ses telleri

casus papatyalar

gömleğimde terli suretler

çığlık çığlığa mutluluklar diliyorum insanlığa

mecbur geçecekti kelimeler dudaklarından

mecbur tutamayacaktı kimse seni

bütün güverteleri alnının ortasından vuran

rüzgarı bekareti bozuk bir gezegen sayan

tanrıyı elleri

şeytanı izdivaca çağıran günahlar bulan

geride kalmaya sığınmış daima hafifçe ağlayan

hafifçe hüsran

hafifçe sallanan

ve saklanan 

ve şikayetçi sanrılar


ortada bomboş bir masa var

boşluğu anlıyorum

fakat masayı aklım almıyor inan


Aykut Akgül