Acaba ne yapıyordum, herkesin yazdıklarını farklı kelimelerle farklı bir sıralamada verince öykü, şiir mi yazmış oluyordum. Oysa yeryüzünde düşünülmemiş, ifade edilmemiş hiçbir düşünce kalmadığını söylüyorlar. Niye yazıyordum o halde, ne gerek vardı? Yok, yazmak mesele değil de bu yayımlama iddiası da ne! Dergiden falan geçtim. Onlar Meriç'in dediği gibi hür tefekkürün kalesidir. Bence dergi çağın düşünce tarlasıdır. Her ne kadar bu tarlada yıllardır aynı buğday ekilip biçilse de olsun. Sanırım işte buraya gelmek istiyorum. Mesele yeni türler keşfetmek değil tarlanın boş, dimağların çorak kalmasının önüne geçmek.


Yine de ne olursa olsun. Böyle kıymet pazarı kurulsa yazdıklarımın değil tezgaha koyulması, hele tezgahta Fuzuli'den Necip fazıl'a, Münebi'den Nefi'ye, Tanpınar'dan Asaf'a varken, ben oraya bir düşünce, his iddiasıyla yaklaşmaktan edep ederim. Bırakın yeni düşünceler üretmeyi, bırakın bu kitapları okuyup özümseyip yeni mana ve şekille sunmayı, bizim o kitapların içindeki anlam denizinden nasibimiz nedir ki. Hal böyleyken ben sadece kendi dimağım boş kalmasın diye, kendi his ve mana dünyamı zenginleştimek için yazıyorum. Bu cevabı sen kimsin de yazıp yayımlıyorsun diyen vicdanımı teskin, bunu da belki olur da okuyan çıkarsa muhtemel birkaç çıkarımın önüne geçmek için yazıyorum.


Peki üretmezsek bu çağ olarak ne olurdu? Sadece okuyarak yaşanamaz mı? O zaman çorak mı sayılırız yine? Her çağ bir Fuzuli çıkartmalı mı? İçinde bulunduğumuz zamana bakışımızla asırlar sonra bakanın gördüğü aynı olmayacak. Bu çağdan da cevherler çıkarılıp, bu çağında klasikleri olacak. -mı?- Sırf bunun için bi' gayret. Yoksa torunlarımız ne okuyacak biz bile iki yüz yıl öncesini anlamıyorken? Demek ki biz üretmezsek bir şeyler olacak.


Bugünün edebiyatına bakınca ne yeni bir biçim dünyası kurabilmişiz ne de mücessem bir fikir inşası. Anca geçmişi ret, aruza pranga, heceden, kafiyeden utanma... İşte bunlara diğer bütün türleri ekleyin. Henüz tedavülde olanların da yirmi yıla pabucunu dama atarız. Niye bu kadar çabuk eskiyoruz? Yeni ne? İşte, şu beğenmediğin fikir yerine yenisini koyma sorunu? Kabul edelim biz koyamadık. Eskide hangi paradigma varsa hepsine bir kulp taktık. Şimdi hepsi darmadağın. Kimse anlamıyor artık 'eskide kalanı'. Herkes bir şeyi amansızca eleştiriyor. Milletler ölülerine saygı duyarlar, biz kabristanımıza elimizde baltayla daldık. Şimdi Baki'nin divanı başında şuursuz bir mirasyedi gibi oturuyoruz. Hem tek bir mısrasını anlamıyoruz hem de onun edebi kurallarını, sembollerini küçük görüyoruz. Fizikteki çürük tahta gibi dağılan teorileri bile kendi ölçüleri ile değerlendirip saygı gösterirken içinde kaç engin var bilmediğimiz edebiyatımıza burun kıvırıyoruz. Artık buna bir paydos deme vakti geldi geçiyor.


Anladık bizim önümüzde daha uzun bir yol var. Ya asırların nabzında atan bir damar olacağız ya yok.


4 Mayıs - 5 Temmuz 2023