Bozuk bir karanlığın içine hapsolmuşum. Nasıl bir duygu biliyor musunuz? Umudu kaybedilmiş küçük çocuk gibiyim. Köşe bucak ağlıyor… Delirmiş ve her yeri dağıtmak isteyen, sinirlenmiş hiç kimseyi görmek istemeyen biri daha… Ama bunların hepsine mahkum kalmasına rağmen sessizce öğüt veren, sabırla her şeyin düzene girmesini bekleyen biri var içimde. Her şarkıda anılar dolu. Keşfedilmemiş şarkılar keşfettiğim an onda kafamdaki anılar eşlik ediyor. Önceden kahkaha attığım şeylere şu an gülümseyemiyorum bile. Kızdığım şeylere sessizlikle karşılıyorum. Ağlamak mı… Gözlerim sürekli dolu ve kendiliğinden akıyor yaşlar. Hiçbir şey yapmak istememek ve buna rağmen yapamadığım için kendimi suçlu hissediyorum. Bozuk bir karanlığın içindeyim. Gözlerimi kapattığımda gerçeklik dışı silüetler karşımda. Daha da sıkıyorum gözlerimi ve gitmesi gereken yerde fazlalaşıyor ve bir anıya dönüşmeye başlıyorlar. Hangi anıdan kurtulmaya çalışsam da başka bir anıya geçiş yapıyor beynim. Geçecek mi bunlar? Geçecek acıyla geçecek. Ama yine de geçecek…