Yeni adımlar atıyorum. Yeni ve farklı adımlar. Her şeyi deniyorum aslında. Yeni insanlar tanıyorum. Yeni yerler ve yepyeni hikayeler. Tüm çabam birkaç isteğimin gerçekleşmesi. Hayal veya hayaller demiyorum artık, birkaç küçük istek. 

Fakat sanki beni hep aynı noktaya çeken bir mıknatısa bağlıyım. Hayatımdaki insanlar, yaşadığım bölge, her şey değişse bile, o mıknatıs bir şekilde beni aynı noktaya geri çekiyor. Bazen haftalar, bazen aylar sürüyor. Süreç bile değişiyor fakat sonuç hiç değişmiyor. Birdenbire çıkmaz sokaklar, içinden çıkılamayan hiçlikler karşısında buluyorum kendimi. Sanki hayatım bozuk bir plağa yazılı. Hep aynı notaya geri dönen bozuk bir plak. Kendimi suçladığım anlar oldu. Hatayı kendimde aradığım anlar. Hatayı kendimde bulduğum anlar. Hatasız olduğum anlar oldu. Sonuç? Sonuç hep aynı.

Dünyanın şeklinden midir hep aynı noktaya geri dönmem? Tıpkı bozuk bir plağın şekli gibi. Doğruları da yapsam, yanlışlar da yapsam işte yine buradayım. Koca bir hiçlik. Koca bir kara delik. Kısır döngü. Buna kaderim diyerek kabullenmeli miyim? Yoksa bin kez daha aynı noktaya dönsem de yürümeye devam mı etmeli? İnanın bilmiyorum. Çünkü bazen kendimi çok güçlü hissederken bazen de tükenmiş hissediyorum. Hep aynı sonuçlarla karşılaşıp hep aynı noktaya dönmekten. Öyle bir kaybolmak var ki içimde, tarifi imkansız. İnsanlardan değil, kendimden kaybolmak isteği hakim ruhumda. Bu kısır döngüden, bu hiçlikten sıyırıp ruhumu, farklı sonuçlara. 

Başarabilir miyim bilmiyorum. 

Bozuk plağı bir gün kırabilir miyim?

Bilmiyorum.