dışarıda ayaz, mevsimde zemheri var

ama sana bakınca

sıcak yaz günlerini anımsıyorum

lütfedip anla senin için yetiştirdiğim çiçekleri


sana değil

kendime yeniliyorum

heba etme

gecenin içinde kıvranan yıldızları


özlemini öldüremediğim için

fecaatgâh - facia yeri -

senin bende yer edindiğin

kambersiz evin


şimdi kelimelere bulaşıyor revizyon ve garp

poyraza direnen ağaçların ağıtları

bozkırlara gömülüyor

akdeniz'i hiç göremeden


yeni bir mevsim yaratmıştım saçlarından

bahar geldiğinde gözlerin yeşerirdi

bu kurak, hoyrat yağmurlar

yabancı biri gibi yerleşti içimize


unuttuğunun bilincinde olmak

kesik nefesler gibi

bir ölüm yaratıyor

ince parmaklarımla bir cenaze resmederken


hatırlat bana kendini


ne kadar benziyoruz akdeniz'e

koca bir okyanus dururken yanıbaşımızda

eski intiharları arıyoruz

eski şarkılarda


bizi yaratan ellerim bir harabeye benziyor şimdi

tekrardan beni kabul edecek bir rahim bulamam

kirlendim dünyanın gamıyla

ve hicranla

böbreklerimden artık vazgeçerim

ırmaklara kafa tutmaktan vazgeçtiğim gibi

intiharlarımızı hep çok sevdim*


İçerden bir tabanca sesi gelir. Mayakovski kendini kalbinden vurur.