Değişim sandık

Başka dünyalara açılmayı

Kendi küçük dünyamız başımıza yıkılırken

Bu yaşam dalgalanmayı unutmuş bir ölü denizdi

İçinde piranalar

Talihsiz bir çağda sıkışan neslin kıyametiydi bu sessizlik

Buruşmuş, incitilmiş ihtiyar bir ruhtan

Zihindeki kaygıların aşkı kıskandırdığı bir ikilemde dengesizleşiyoruz

Bazılarımızın bütün akıl yaprakları budandı

Çoğumuzun zehirli sarmaşıklar kuşattı sert gövdelerini

Köklerimiz kurutuldu

Karanlıkta silinecek tenlerden paha biçtik insanlığa

Yaşamımız dışarıdan sessiz ayaklı bir kamera olduğundan

İnsanlığı iki küçük mercekten görünenden ibaret sandık

Derimizin altı hissizleştiğinden

Göğsünü çevreleyen derinin altında bir kalbin varlığını idrak edemedik

Yumduk sahte ışıklar altında gözümüzü

Göz kapaklarımızın güçsüz olduğuna inandırıldık

Bazen umut ışığı gibi göründü zayıflıkla suçlanan merceklere

Böyle uyutulduk kabaca

Bu derin uyku bedeni kayıtsızlığa mahkum etti

Kayıtsızlıklarımız bizi yüzsüzleştirdi dünyaya