Bizi bu çağ mahvetti

Kalabalıkların arasında perdelenmiş yalnızlık

Bu yüzyılda sızlattı çürüyen insanları

Kimi düştü ağızlardan, kimisi çekildi

Kimisi soyutlaştı hatıralarında yakınlarının

Elleri kalem tutan, tenleri kitap kokan insanlar

Çarpık köşegenlerine çarpıp durdu zihniyetlerin

Ve patır patır düştü yüksek binalardan gençler

Bir ellerinde hayalleri diğerinde sonsuz mahşer

Kaldı mı ki “güven”? Önce güldüler hoyratça

Sonra tozlandı bir müzenin deposunda

Öldürdüler yüreklerinde taşıyan her bir ferdi

Aldatanları alkışladılar, el üstünde tuttular

Yağmaladılar aşkın adını şiirlerde

Ve becerisini yaktılar tüm kitapları okumanın

Aşkın tekliği tanrıların çokluğuna benzedi

Ve tapınanlar bir tanrıyla yetinmedi!

Hepsini istediler, hepsi onların oldu, hepsini unuttular

Ve süslediler içlerinde tüm tanrıların mezarlarını

Öyle ki o şahıslar aynalaştılar birbirlerine

Kime baksak aynı sima, kime baksak yalancı huzur!

Yeminler uçup gitti rüzgarından kibirin

Sadakat çatırdadı ellerinde adamların

Lekesi olarak durur tüm parmak izlerinin

Ve kadınlar canavara çevirdiler tüm şairleri

O canavarlar akıttılar kanlarını tüm şiirlerin

Ölmek istedi eninde sonunda ayrışanlar

Çağın vebasına tutulup ezberini bozdular kaderin

Kılıçlar çekildi her gecenin meydanında

Ölümle değil, yaşayamamakla savaştılar

Küçüldü, küçüldü dünya yalnızlığın küresinde

Hiçbiri anlamadı birbirini…