Ben en güçlüsüydüm. Çadırın önüne oturduğumda kimse yanımdan yöremden geçemezdi, duruşumla herkesi korkuturdum. Bir karar alınacaksa bunu benden başka kimse al(a)mazdı. Babam koymuştu adımı: Little Chief!


Hiçbir şeye karışmadan, yalnızca doğaya boyun eğerek idame ettiriyorduk hayatlarımızı. Yalnızca ihtiyaçlarımız kadarını avlıyor, fazlasına göz koymuyorduk. Her avladığımız hayvan adına tanrılara bizi affetmeleri için yalvarıyorduk. İstediğimiz sadece yaşamaktı.


Sonra hava puslandı. Elinde demirden borular taşıyan adamlar çıktı geldi. Tanrı buyruğu gereği buyur ettik onları. Ancak bizim bu nezaketimize demir borudan çıkan parlak ışıkla karşılık verdiler. Bu ışık, bizim kutsal ateşimize benziyordu ama bilirdik, kutsal ateş bize zarar vermezdi.

Cezalandırılıyor muyduk? Hayır, henüz değil. Savaştık. Gündüzler, gecelerce savaştık. Elimizdeki mızraklar yeterli gelmiyordu ama sayımız katbekat fazlaydı. Kadınlarımızla, çocuklarımızla yemeden, içmeden savaştık. Kutsal nehrimizden oluk oluk kanlar akıyordu. Ölülerimizin kemiklerini gövde gösterisi yapar gibi üst üste diziyor, üç adam boyunu aşan tepecikler yapıyorlardı. Fakat kazandık. Tanrı öyle buyurduğu için zafer bizimdi. Ne yazık ki sis dağılmamıştı. Çok geçmeden yeniden geldiler. Ama bir şeyler farklıydı. Savaşmaya gelmemişlerdi. Bizi dövüşerek yenemeyeceklerini anlayınca nehirlerimize zehir katarak, ağaçlarımızı kesip yakarak bizi yıldırmaya çalıştılar. Buna dayanamadık. Yemeden, içmeden nice gün yaşadık. Nihayetinde teslim olduk. Karılarımızı, kızlarımızı aldılar. Onları bir daha hiç görmedik. Yiğitlerimizi çalıştırıyorlar, onlara yüksek demirden çadırlar kurmak için demir ve odun taşıttırıyorlardı. Biz ihtiyarlarla ise önce ne yapacaklarını bilemediler. Öldürmeleri için dua ettim. Ancak bir zaman sonra çevremizde toplanan insanların arasında bizi dans ettirmeye karar verdiler. Bu insanlar bizlere bakıp değişik sesler çıkarıyorlar, eğleniyorlardı. Dans ettiğimiz zaman karnımız doyuyor, su içebiliyorduk. İntihar etmek için bile enerjimiz kalmıyordu. Yalnızca yaşamak için enerji bırakıyorlardı vücutlarımızda.


Ben belki de buraların son büyük şefi: Little Chief!