geçmişin okuyla geldim sana,

yaydan çıkmış ok nasıl olurdu ?

ben söylemiştim.

acımasız.


acımasız ve sonsuz suskunlukla kilitli.

göğsümde ebedi bir yılgınlık,

senin başın ve omuzların için.


bu kargalar ve bin kere soğuk.

bu savaş,

ve bizim mücadelemiz.

kaybediyoruz sevgilim.

ben bin kez alıştım kaybetmeye

sen bin kez inandın.

dünya alışkındı bir kibrit çöpü gibi yanıp sönen bu iletişim trafiğine,

bizim gibiler, yaralı serçeler,

araba camlarına çarpıp gebeririz.


bu kargalar ve bin kere soğuk

nasıl düze çıkacağız.

sırtımızda hasırdan bir torba,

içinde geçmişten bu güne öcü alınmamış isyanlar!

kitaplar eskidikçe sararan insanların yüzü değil mi?

güzel şeyler hep senin yüzündü.

başka şeyler var.

olup, biten.

geçip, giden.

çoğu şey öyle zaten şimdilerde.

bir öfke artık yangın değil.

hiç değil.

cılız bir ses gibi kaybolup gidiyoruz karanlığımıza.

öylesine zor ki, alışmak.

alışınca anlıyor insan.

ne kadarda iğrenç ve mide bulandırıcı.

büyük acılarla karılıyor desteler,

ve sevgilim.

acımasız ve sonsuz suskunlukla kilitli buralar.

o ok bizi tam 12 den vurdu.


bu kargalar ve bin kere soğuk

yemin ederim karnımızı deştiler.

nerden bulacağız iyiyi ve güzeli?

nerde sakladılar o asil bilgiyi.

yaşamın bir sırrı yok sevgili.

sınırsız kötülük var.

sınırsız bir kötülük inşa ettiler.