Bu toprağın kadınları korkularını kırıp çözdüler 

Umutsuzlukları yapraklarını döktü

Düşlerini bir çığlık yapıp astılar gökyüzüne 

Irmak gibi çoğalarak akmaya başladılar

Umudun ömrünü sordular birbirine

Arkalarına bakmadan döndürdüler yollarını 

Kocaman bir yangın, tutuşturdu dünden kalan dilsizliğin ağırlığını çekip götürdü...

Her biri umudunu yakasına takıp kır çiçeklerine dönüştü 

Seslerindeki şarkıları rüzgarın eteklerinde savruldu uzaklara

İçlerindeki ateşle ıssız çöl kumlarına resimlerini çizdiler

Ne zaman kendilerine benzer bir yolcu görseler 

ardına takılıp izini sürdüler.

Solukları öksüz kalmasın diye

Dirençlerinden kolyeler taktılar boyunlarına,

Bakışlarından  beyaz güvercinler uçurdular.

Damarlarında tomurcuklandırıp büyüttüler mücadelenin ruhunu 

Su uyanmış, ayaklanmıştır artık, evlere güneş girmiştir