Bülbüle sordum bir akşam,  

“Neden ötüyorsun bu kadar yanık?”  

Bir an sustu, başını eğdi,  

"Bu ötüş var ya," dedi,  

"İçimde kalanın sızısıdır."


"Baharı özler misin?" dedim,  

Gözleri uzaklara daldı,  

"Baharı değil," dedi,  

"Baharda gidenleri ararım,  

Kayıp dostları, unuttuğum kokuları."


Bir dalda yalnız oturduk,  

Ben sordum, o anlattı,  

Bir kuş sesiyle dertleşmenin tadı,  

Öyle başkaydı ki,  

İnsanı bile bülbül yapardı.