tutulmuş gökler karşında

sana yenilmiş bir şehir

kırık birkaç sandalye

yıkık dökük kalbimin duvarları 

nasıl olurdu güneş gülmen 

nasıl olurdu gök gözlerin 

kaybolur izlerin

ben ne bir dedektifim bulayım izini

ne de bir avcıyım vurayım kanatlarını

ben bir Mecnun’um çöllerde kavrulan

bazen de Ferhat’ım

yahut delemem dağları 

sana sevdam ne düzeyde ise

doğaya da bir hayli mevcuttur 

Mecnun’dum oysa gururluydum da bir hayli

bulutlara resimler çizer 

şiirler yazardım adına 

halbuki hiç bahsetmezdim adından

lakin sen anlarsın bakışlarımdan 

yine de ne sen Leyla’sın

ne ben Mecnun

biz birkaç şiirde, bulutlar ve göklerde 

buluşan iki kişiyiz sadece 

iki kişi bir hikaye