Ruhu çile damlalarıyla bütünleşmiş bütün kadınlar 

Ömrünü huzuru aramakla geçirir  

Huzurun benliklerinde saklı olduğunu unuturlar  

Hayat telaşesinde kendini paralarcasına dağıtırlar etrafı  

Boşluklar girer sinsice içlerine, doluşur 

Hücrelerini tıkar  

Boğazlarına çarpan yakınma tınıları  

Boğar huzurlarını  

Kasvet dillerine pelesenk olur  

Kulaklarına çarpan tek şey boğuculuktur. 

… 

 

Bir kervan  

Yola çıkmış bütün kadınlardan  

Uzun ve tasasız bir yol 

Kasvet kesmiş önlerini 

Sisli bulutların arkasında 

Duygular yitip gitmiş gün batımında  

Issızlık sarmış benliği 

Yapayalnız kalmış yürekleri 

Sanrılar izlerini bırakmış yarınlarında 

Yarının ıssız kadınları  

Yarının kimsesizlikleri doldurmuş kahvaltılarını  

Reçelleri şekersiz,  

Ekmekleri yavan olmuş  

Çift kişilik yataklarını gölgeyle doldurmuş  

Tenleri duvarla örülmüş kadınlar 

Açlık, susuzlukla oturmuş erkeğin kucağına  

Göğüslerinde umarsızca pompalanmış şehvetin esareti 

Akıtmışlar yeniden doğurdukları erkeklerin ağızlarına 

Bir bütün değil birer yarım olmuşlar  

Cinselliğin zincirini görememişler bileklerinde 

Söküp atmak isteseler de yalanları  

İzi kalmış  

Kör olmuş kadınlar  

Bastırılmış yalnızlıkları ardında  

Ölüvermişler ansızın  

Hayatın ortasında kim vurduya gitmiş kadınlar  

Toprak ana olmak için ölüverirlermiş