on emir vermişlerdi bana
uymamıştım birine
kendimi öldürerek
ve cesedimi sürüyerek
çıkmıştım
gençliğimin yamaçlarına
alnımda rüzgar
yüreğimde dinamit
baş ucumda lenin
avcumda kibrit
yakmıştım
deniz kokmayan gemileri
ders kitaplarını
yakmıştım
bana mahsus sandığım ağrıları
dört kitap vermişlerdi bana
kapaklarını bile açmadan
her birinin yapraklarından
küçük kayıklar yapmıştım
çünkü gergin kollarım
ve güçlü omuzlarımla
kitapla hayatı tartmıştım
hayat
ağır gelmişti
bana polat bir gövde vermişlerdi
yaşamayı kendim öğrendim
dişlerimle kanatıp günleri
yılları itip devirerek
ve cesedimi sürüyerek
bu yaban güzelliğe
kendim geldim
etrafımda kavak ağaçları vardı
bakışlarımı uzattığım dağlar
elleri birbirinde erimiş sevgililer
bakire sular
tren rayları vardı
ama kalbim
kalbim yoktu…
emin olmuştum bundan
kendimi bin parçaya bölüp
kalbimi bulamayınca
oysa bir inkarmış
anladım
kızımı kucağıma alınca
(25 Eylül 2020, Cuma. Gültepe)