Yatağımın altındaki canavara dönüştüm ben. Gölgelerden çıkacağına korktuğum o hayaletlerden biriyim. Bata çıka düzelir dediğiniz ne varsa o çamurdayım şimdi. Dibe çekiyor beni kafamın ağırlığı. Kollarımınsa çırpınası hiç yok. Ağzımdan zehir damlıyor artık. Sizin duyunca kulaklarınızı kapattıklarınızdan fazlasını yutuyorum ben. Sözlerimin keskinliği midemi delip geçiyor. Boşa yiyor boşa içiyor boşa yaşıyorum. Yolda görüp korktuğunuz o insanım ben. Elleriniz kirlenmesin diye sevmediğiniz sokaktaki o sarmanım, kadıköyde simit satan çocuğum, yetmişlik buruşuk bir dedeyim o uzaktan sevdiğiniz. Kaçtığınız yağmurum, ellerinizdeki kardeş kanıyım. Gözlerinizdeki yok etme hevesiyim, içinizdeki hasetim, fitneyim, fesatım. Üstüne yıldızlar çizdiğiniz yara izleriniz; iyice maskelediğiniz, gecenin kuytu köşelerinde sizi yakalayan vicdan azabınızım, gözyaşlarınızım. Ben insanlığın kendisiyim. 

Yaşamayı anlıyorum.Bir parça bile olsa kum, su yine çamur yine çamur.