Kara kalıpların içinden bir lityum abidesi çıkar gelir
Elleri süngüdedir savaşmak için
Çakralarını kapatan güneşin acısını kılıfından hisseder
Güzel bir gün taştan tanrıların katliamı için
Oyuktan içeriye giren ışık iradesini sömürür
Bu bir fırsattır kıblesiz diz çöküşler için
Bilincini kaybeder, zaten bir işe yaradığı yoktur
Bahanesi olur aptallıkları için
İz bırakmak gibi bir derdi yok
Ardından anılmaması için
(Bunların hepsi hazırlık için)
Kafa karışıklığından toplama sözcükler
Akar giderken ömründen ve dilinden
Battıkça batar balçığa
Doğmak için başka bir açıkta
Saniyelerin hepsi lehine ilerlerken yine de dursun
Sensiz yelkovanın kuyruksuz akreple işi ne?
Katili büyüten maktul edasıyla
Sarnıçlardan yuvarlanmak için mi yaratıldın?
Kopuk silüetler silinir iki fırça darbesiyle
Donuk suretler bıraktığı yerden devam eder
Skalasız bir kar tanesi sürüklenir zihninde
Zihnin ki içi kerpetenle sökülmüştür
Beyazlara bulandığında
Artık yoldan çıkamayacaksın
Onu buldun, yani kaybettin
Bütün kurmacalar canlanınca
Sözcükler hafifliğinde süzülen hurafeler
Gramofon cızırtısına takılacak
Nasıl inkâr edebilirsin ki
Hümanist bir mizantrop olduğunu?
(Saçıl saçıl saçıl
Uç yüksel kaybol
En iyisi)
Elinde bir satırla sayfanın ortasında satırlarla oynuyorsun
Karanlık gittikçe ardından karartılar bırakacak
Yerlerde süzülen sürüngen biçiminde kayıplar artacak
Kaçışı olmayan bir son perdede sigara delikleri
Üç tarafı imzayla dört tarafı yelkovanlarla dolu
(Taş taş taş)
Daha fazla kaldıramazsın bu sürüncemeleri
Tuvalde tortularla işlenmiş bir yoksunluk
Karışmış birbirine gözler allak bullak
Kaç ışık yılı seslenebilir bir uyak?
Hayal gücü de entropi yasasına talim
Dipten yükselemeyenler
Amaçsızca yeraltındalar
Boşaldıkça boşalanlar
Bir gürültü kopar ve deprem ve oyunlar yerle yeksan