Hüküm giymiş çığlıklarım, aklım hududunda.

Üzerinde de güzel mi güzel bir elbise!

"Anlatsam niye, bağırsam kime ne?"

Bir taraftan gözlerimi açıyorum çılgınca,

Ölüm vurunca gece sazının tellerine!

Bir taraftan kuşlar ötünce kendi kendine,

Varoluş bu kadar güzelken yok olmak niye?

Bir mucit uğraşıp bulmuş sanki beni!

Her cümle bitsin diye kafamın içinde,

İnce belli güzel bir soru işareti ile,

Ya da başlasın, cahilin sevmediği kelime,

Neden, nasıl, niye, nerede. Gelmiyor hiç sonu!

Çığlıkları var eden sorularım,

Soruları var eden çığlıklarınız!

Düşünürken tüm insanlığın halini,

Çileden çıkardı beni lanet olası insanlığınız.

Yüzyıllar önce icat edilmiş inandıklarınız,

Hiçbir soruya gerçek bir cevap bulamamışsınız!

Anlamaz, bilmez, görmez, duymaz!

Anlamış gibi anlatır ya cahil oturup,

Oturur dinler onu yılların bilmezi,

Kimse de bu laneti görmez,

Birileri bağırır gerçekleri duyanlar duymaz.,

Hüküm giymiş çığlıklarım, sorularım!

Gezsin diye avlusunda, sıkılmasın içimde,

Durur durur, en tehlikeli zaman gecede şiir yazarım!