paranoyanın ve çelişkinin baş gösterdiği dayanılmaz senfoni arasında

asfaltı afetler geçirmiş yollarda yürüdüm

elimde demir kılıflı kalbim

yüzümde geçmişin izleriyle


eski radyolardan geliyorum 

uzaklardan çatındaki deliğe akan

yitirilmiş bulvarların solgun duvarlarından geliyorum 

suratının en yorgun çizgisine yerleştim

ben yörüngemde turlar atıp yine kendine koşan 

küçük bir ışık hüzmesiyim


omzumdan fısıldıyor melekler

duymamazlıktan geliyorum 

biliyorum, dinlersem onları çekip gideceğim


zihnim iyi kalpli bir şeytanın elinde

tekerleme gibi çevriliyor

bir palyaço konuşuyor en çirkin sesiyle

ağaçların gölgesi düşüyor komodinin üstüne

rüzgar fısıldıyor; eşlik ediyor şarkıma

şapkalı kravatlı fareler yürüyor sokakta

yüzlerine bakıyorum, her biri aynı


kapı eşiğinden baktım giderken 

bir şey unutmamış olmalıyım geriye kalmamak için

sahip olduğum her şey elimden tutar gibi gelmeli benimle

ve hatırlanmamalıyım var olabilmek adına


unutulmuş bir adres gibiyim 

unuttum bu kentte sımsıcak olmayı

giderken yıkık bir kenttim deprem sonrası

şimdi yüzümdeki akşamları siliyorum