Bölüm 3:


"Zayıf da kazanır; güçlü de kaybeder. Ama güçlüymüş gibi yapan hep kaybeder." diye başladı söze Gregory. Nerde çok mutlu ve kendinden emin birini görsem içimden kış geçer benim, uzaklara dalar giderim, dedi. Her zaman bir çaba içindeyiz; biz yorulmasak bile çabamızın ateşi yorulur mesela, inancımızın kökü solar sevgili Mişkin. Büyümeyi beklersin yıllarca, annen ve baban yaşlanır, aklına bile getirmezsin kendini sarıp sarmaladığıniçin, gün gelecek de ölecekler aslında. Aşık olursun sonra, mutlu olacağına karanlık bir şekilde inanırsın, para kazanırsın ömrünün bir döneminde, içinde usulca piyano çalmaktadır bu zamanlarda, ah sevgili dostum Mişkin, yalnızlıkların ve kaybedişlerin parmak izleri olur ve de hepsi birbirinden farklıdır. Bir acın vardır içinde bir yerlerde, işte o kaybediş ve yalnızlıkların parmak izidir sana acıyı veren. Bilirsin bunu da aslında, hiç tanımadığın birine anlatasın gelir gezdiğin patikaları; o tanımadığın insana sarılıp ağlayasın gelir, en azından bir ağlama süresince o taşısın istersin izlerle dolu gövdeni. Benim yapmışlığım vardır bunu, bir akşam üstüydü, yıldızlı bir geceye hazırlanırken Agaris şehri, şehrin tam ortasından inatla akan nehrin kenarındaki bir restorandaydım, karşımdaki masada kavga eden iki sevgili vardı, erkek yerinden fırlayıp gitti birden, yalnız kaldı kadın, şimdi kadınla eşitlenmiştik; ayrı sular aynı renkte bulanıklaşmıştı. Tam yanındaki sandalyeye oturdum kadının, hiç şaşırmadı buna, sanki birini bekliyormuş gibi bir hali vardı. Yaşlı ve hasta birinin ölümünü bekleyen insanların o ölüme şaşırmamaları vardır ya işte öyle karşıladı beni. Anlatmaya başladım, ben dedim, bir savaştan canlı döndüm, ölen insanların kurumuş kanlarıyla yaşadım bazı günler, sonra ufkundan kayboldum sevdiğim kadının, içimde durur izi, size tarif edemem bunu, geçmiyor yani anlayacağınız. Sonra sarıldım kadına ve ağladım dakikalarca. Saatlerce oturduk aynı masada, yerel bir şarap içtik, sanırım iki şişe, hiç konuşmadan kalktık; kapıdan çıkınca ayrı yönlere yürümeye başladık. Bir daha da görmedim o kadını. Bilmem bazı nehirli şehirlerde anımsar mı beni şarap içerken.


Hepimiz kaybederiz Mişkin, kaybetmeyi bilmesek de kaybederiz. Yaz yine gelecek sormadan, hayat daha güçlü bizden yani, aklından çıkarma bunu, sen suya ne dökersen o rengi görürsün.


Konuşmasının başından beri yakmadan elinde tuttuğu sigarasını yaktı. Sobaya bir odun daha attı. Pencereden dışarı bakmaya başladı dikkatlice, saatine baktı. Çok erken, dedi. Sormadım ne için erken olduğunu. Kışı sevmediğini söyledi, sevmiyorum soğuğu, insanlar böyle havalarda daha çok ölür, bahar değil ki insan tekrar doğsun, korkalım Mişkin.