Gerçekleriniz fazla basit.

Ve yalanlarınız bir o kadar karmaşık.

Ellerinizde çelikten tükürülmüş bir silah,

Topraktan geleni toprağa kovuyorsunuz geri.


Duydum ki medeniyetin kıymık kıymık kapıları,

Tütün ve serzeniş kokan sofaları,

Kapalıymış bize.

Alın başınıza çalın yahu!


Orta Doğu'nun çığlıkları pike olmuşsa bağrınıza,

Size hesap verecek,

Güneşin tatlı parlaklığı gözünüze vuruyorsa,

Ruhumu siper edecek değilim.


Belki bedenlerimizi çıra gibi yakmış olabilirsiniz,

Ama keyiften körkütük sarhoş ruhlarımız,

Tıpkı ayağa sarınan prangalar gibi tutunuyor,

Kömürleşmiş vicdanımıza.


Tanrı saçlarımızı okşuyor.

Zavallı kulları sonunda olmaları gereken yerde.

Son olarak,

Eline demir döşenmiş yaratıklar,

Neşe içinde süzülüyor göklerde.