İnsanları anlamak ne zor değil mi? Herkesin işine geldiği gibi davranınca ne çok seviliyorsun öyle. Oysaki ben artık insanların sevdiği gibi değil de kendi sevdiğim şekilde yaşamak istiyorum bu günleri. Artık bahanelere sığınmak istemiyorum. Kaçıp ayaklarımı vura vura koşmak, bir uçurumun kenarına gidip avazım çıktığı gibi bağırmak istiyorum. Ne var ki sadece durup sevsek birbirimizi? Kötülük neden üzerimize yapışıyor sakız gibi ve neden kötü olmak, kötü düşünmek zorunda bırakıyoruz birbirimizi? Ne ki bizim bu kadar zorlaştırdığımız hayat, ya gerçekten değer mi buna? Ya biriniz de cevap versin! Çıkarsız, saf sevgi bu kadar zor mu ki birbirimizden bunu sakınıyoruz?


Her şey çok basit aslında arkadaşlar. İnsan ilişkileri de, benim neyi sevip sevmediğim de çok belli. Bilmiyorum, ben her şeyin basit olanını seviyorum. Basitlik ile ucuzluğun arasındaki farkı ayırmak gerekiyor burada beni anlayabiliyor olmak için. Kaliteden ödün vermek değil bu, sadece insan ilişkilerini zorlaştırmak yerine daha kolaya indirgemek. Duyabileceğin güzel bir söz, senin gününü mutlu geçirmeni sağlayacakken, insanlar bile bile kırıyor sanki karşısındakini. Çok zor değil, dünyaları ser önüne, kendi mutluluğundan vazgeç demiyorum ki. Bir çiçek, sahilden topladığın bir taş, belki bir gülümseme bile yeter bunun için. Beklentileri ne kadar arttırırsa bir insan elindekiyle de yetinebiliyor olmaktan bir o kadar uzaklaşır işte.