Varsayalım ki kelimeler anlatabiliyor sahiyi,
O zaman edebiyat kapsamaz mı tüm evreni,
O zaman şiirime sığdırabilirim sana olan aşkımı.
Nasıl olsa resmi bıraktım, hediye olarak vermek için çizmeye layık güzellikte bi' çiçek de yaratamadı daha doğa, onun adına özür dilerim.
Önce bi' şeyi açıklığa kavuşturalım,
Ben tutarlı bir insanım ve sen denizsin,
Denizi ne kadar severim bilirsin.
Deniz deyince akla tek bi' deniz gelmez ki,
Buzullarını çatlata çatlata usulca dipsizliğin üzerinde kayıp giden puslu kuzey denizleri var,
Dünyanın eğikliğini bile eğen uçsuz bucaksız sınırsız okyanuslar da var,
Sakin, gece annenin üstüne örttüğü pike gibi denizler de var,
Kıyısındaki insanı da kendi gibi hırçınlaştıran, hırçın dalgalı denizler de var,
Kenarına yerleşip inzivaya çekilmelik mermer gibi göller de var ama onlar mavi değil sanırım o kadar.
Coğrafyam kötü zaten, var oğlu var işte,
Sen benim denizimsin,
Üstündeki zührem de sensin,
Kıyısında o hiç denk gelemediğim yakamoz da,
Altında yirmi bin fersahtaki Naitilus da,
En zehirli balığı da,
En mutlu yunusu da,
Çünkü köyümdeki dereden sonra ilk kez Ege Denizi'ni görmek üzere olan küçük kara Can gibi heyecanlı bu Can.
Kimi fırtınalı,
Kimi ipekli.