Topraktan
Bir ninni gelir topraktan
Göz kısılır ve gün
yaraya devrilirken ıraktan
Ten, tenhada savruk
Yen kemikten öç alır
Ve yerdeki taşlarla körelir orak
Kurak, bedenim, en derini kurak
Çorak bir ter damlası sızar burnuma
Gözlerim, aksi vahaya bulaşık
Mizacım da sıska bir gölgeye sırnaşık
Aklımda ermiş ve diri fikirler, işte
Sahte inancın narasına da bakın
Diyor ki üstinsan 'yıkılma sakın'
Bir ömrün işareti giderken benzimden betimden
Gerçeğin toynakları ruhumu kazır etimden
Şu anın öfkesi ile aldığım karar
Sürer şu birkaç sözcüğün sonuna kadar
Bir 'deve' gibi yüklenirken iyice yükümü dudaklarıma
Vaktin kurtardığı bir sözcüğü mıhladım kulaklarıma
Soluk pembe, plastik bir sebzeliğe sığdırdığım sevincimdir
Kargaşadan artık
İkindinin tozu döverken döşümü
Paslı hali sıvışır anın, yanaklarıma
Diyorum ki o yarayı
ya halvette gırtlağımda açın
Yahut da kaçın, kaçın
Ve
Kararık bir çelik tencereden gelen kaşık sesleri
Çın çın