Cebimden tohum çıkarıyorum,

Yeni bir ayakkabı alıyorum kendime, garipleşerek büyüyorum.

Kitap aralarına harçlıklarımı saklıyorum, üçüncü çekmeceyi hep dağınık bırakıyorum.


Bir babanın mektubunu okudum az önce, kızından erik istedi baba,

koşulsuz bir isteğin kokusu yayıldı burnuma, koşulsuz getirme arzusunun isteği...

Çıplak bir arzu benimkisi, baharın gelişini anlamaksa, düşen domates fiyatlarında.

Ağaçta erik yok, manavdan almaya gitti kız. Avuç dolusu sevgi getirdi, uzattı babasına.

Bir halt olmaya yaramayacak, yine de çaresiz bir sorgu odasında da değilim, bir altın zincire bel bağlamış hiç değilim.

Bugünlerde annemle pazara gidesim var, babama koşulsuz erik ısmarlayasım, duraktaki dolmuşu kaçırasım, iyi bir insan olasım...


Bu bir tarif, çerçevenin içine sakladığım hatıralarımı yazdığım bir tarif.

Bir babanın soluğunda dinlenemediğim, yağmurunda yürüyemediğim bir tarif.