soluk soluğa
kadının öldüğü sokaktan kaçarken
hiçbir şey anlatmayacağıma
yemin etmiş kadar sakin
hezeyana uğrayan
ben değilmişim gibi kurmaca
gidilmesi gereken bir yer kalmamışçasına
sayıklamalar ve nöbetler geçirirken
ağlamaklı bir sesle
hapsedilenlerin uğultusu kulaklarımda
"kadın öldü"
hayır dedim koşmaya devam ederken
zira bu sergilenen tiyatro oyunun ikinci çeyreğiydi
kadın ölemezdi, ölmemişti de
onu yaşatan dekorlar değildi biliyordum
oyun bitmemişti henüz
ama kaygısız değildim artık
tüm kalıntılar bende
bazen iyi bazen kötü ama
kalıcıydı hepsi
özgürlüğe kavuşmak için
kalmak istemediğimden emindim
sormadı da zaten seyirciler
perdenin dışına dört adım kala
nasıl çıktığımı hatırlamasamda
artık o sahnedeki çirkin bile değildim.