Ufukta bir güneş,

Esriklik kokuyor.

Kuruluyor düşleriyle fakir çocuk,

Yalnızlık kokuyor.

Küçücük bir kasabada,

Farklılık doğuyor.

İşte o zaman,

şafaktaki hüzün,

Boynuna iniyor.

Tek bildiği vurmak oduna balta

Veya

Düşlemek soylunun kızını ahırda,

Fakirlikten arda kalan zamanda.

Sadece onun için mi karanlıktı dünya?

Yoksa

Şehirlilerin dediği gibi yobaz mıydı aslında?

Hayır hayır değildi hiç de bile

Babasının dediği gibiydi:

kızgın zorbanın kamçısı altında koşuyorlardı onlar gün boyu nefessizce.

Peki neden hala mutlu değildi?

Eğer onlar makine bu çocuk insansa

Amaçsız bir çocuk olur muydu?

Ne doktor ne avukat ne mimar olmak istiyordu

Sadece gülmek istiyordu çocuk.