cennetler kusarak gırtlağından

sol kolunu gövdesinden ayırarak

ve İsa'nın masasında on dördüncü olarak

ejderin göğsünde kabaran ateş gibi

topuklarından toprağa fırlıyorum

mor fırtınaların gözbebeklerinden yansıyorum dünyaya

ve rutubetli bir anıdan kopan bacak

boynuma sarılıyor


kuşkular etrafıma çiziyor çemberini

sarılar arasında dişleri kamaşan bembeyaz bıçak

kan akıtmadan durmayacak

sütlü bir keşke karıştırıyorum içimde

içimde sağduyu bir maskülinite

saçlarını kazıtan ejderim

göğüne ucuz yalnızlıklar püskürtüyor

çölün oğlu

buğulu gözler ardından

uğultulu gövdemi izliyor

çölün oğlu

sakatlanmış bir ruha efendilik taslıyor.