içimde dindiremediğim bir özlem duygusu var. dışımda kesilen demirlere karışan ateşböceği sesleri. şehirlerarası yola uzanan sokak lambaları karşımdaki koltuğu gölgelemeye yetiyor, çizgi çizgi. uzak oysaki. odanın dağınıklığından rahatsız olmama rağmen kalkıp toplamıyorum, bir yerlerden tanıdık geliyor bu yaptığım. öyle her yer her yerde değil; kilim parkenin üzerinde hafifçe kaymış, koltuğun örtüsü bozulmuş biraz. ama şimdi kalkıp toplarsam bir şeyleri kaçıracak gibi hissediyorum. hatta kim ne derse desin eminim buna. balkonu bir köşesinden diğerine çevreleyen tül yavaş gece esintisinde dalgalanıyor usul usul, bu bile başlı başına ilham verici. önümde alabildiğine uzanan bozkır bir yerlerde şehrin kalabalığına karışıp kayboluyor, sahip olduğu tüm sarılık gri asfaltın üzerindeki kısacık şeritten ibaret kalıyor birden. ,,,

geçmiş bile sayılamayacak bir zamanda söylediğim çok şey vardı, hepsini unuttum. neyseki bunu tanıyorum: bir şeylerin üzerine çok fazla düşünüp hiçbir şey yapmadığımda o şey önemini yitirip kocaman ve ifadesiz bir boşluğa dönüşür. insan içinde toparlamaya çalıştığım bakışlarım donuklaşır. üzerimdeki kıyafet tenime ağır gelir böyle zamanlarda. cesaretsizliğim bahaneden yapılma cümlelerime yerleşir, evin bir köşesinde kolları bağlı oturan bir ben daha çıkar içimden. neyim de ne olmaya çalışıyorum, çalışmaktan ziyade bunu istemenin yükü altında mı eziliyorum bilmiyorum. bakıyorum ki hiçbir yere tam olarak ait hissedemediğimden hep bir parçam çemberin dışında kalıyor benim. zihnimin kalbime bağlamaya çalıştığım kıvrımları bedenimi yoruyor, adımlarımı yavaşlatıyor. önemli gördüğümü not almazsam yitip gidiyor ardımda, yeniden bulmak eskisi kadar zor olmasa da ilgi istiyor. her yeni gün benimle tekrar tanışıyor, benden ümidi kesmediğine gözlerimle şahit olduğum tek şey serinliği kızıllığına eşlik eden sabah vakitleri. bir de kendilerini yapraklardan kurtarıp suyun kenarındaki banklara yediren huzmeler. yetmiyor elbet, gülerken omzumun bir tarafı hafifçe sızlıyor. bedeli hak etmeyen iyi niyetli bir ceza gibi. tek istediğim çorap söküğü, bir çorabı yavaş yavaş sökmeye başlayıp tümünü kıvrımlı bir ip yumağına dönüştürmeden sökmeyi bırakmamak. yarısı sökülmüş çorapları ne giyebiliyorum, ne de elimdeki iple yeni bir çorap örebiliyorum. sökmeyi hiç bırakma, bir de gölgelere inan! galiba hayal kırıklıklarıyla dolusun :')

(12 eylül 2023)