Günler ve geceler sıradan ve tekdüzedir doğduğunuz yerlerde

Havada ter kokusu

Bir kaynak tutturmuş süzülmekte

kara kalın kaşların arasından

Ve yapışmış alnına toz toprak


Sorsan şehir unvanı almış bir general

şişinmekte parlak bir horoz gibi

Bir destan, bir kahraman, borularla su, kamyonlarla erzak.

Sorsan bir şehir burası

büyüklerini de gördük üstelik

kasabadan bozma

Sorsan şehirli burada yaşayanlar

neredeyse hepsi bilir okuma-yazma

ama bilmez hiçbiri okuma yazma

ağızlarında bir lakırtı

cennet vatan, taşı toprağı altın.

Sorsan vatanı, taşı, toprağı

Hep bir ağız:

Ölürüm senin için derler.

Böyledir buranın insanları

ölmek bir meziyet

yaşamak ise bir eziyettir onlar için

ağızlarına pelesenk olmuş birkaç laf:

Özgürlük, hak. İsterler

inançları için

ve onları dayatmak için.

Bağırırlar çoğunlukla bilmeden:

Bu bizim hakkımız ve yok sizin hakkınız.

Böyledir buranın insanı

yırtar, parçalar kendini ölmemek için

fakat istemez fazlasını.

Yaşamak, düşünmek, eleştirmek

ağzına almaya dahi korktuğu,

ecnebi gavur adetleridir.

Böyledir buranın insanı

eşek gibi çalıştırılır

düşünüp eleştirmesin diye.

Ve eşek gibi çalışır

düşünüp eleştirmeyeyim diye.

Her şeyi bilir ama hiçbir şeyi bilmezler

Ve göğüslerini şişirerek,

onur duyarlar bundan.

Düşünmek fuzulidir onlar için

hele okuyup yazmak: cahil gavurun işidir.

Böyledir buranın insanları

Asırlardır sürüp gelen

köleliğin, ırgatlığın, cehaletin

yılmaz bekçileridir onlar