Gereksiz şeyleri
çıkardıkça hayatımdan
bir dilek hakkım daha
olduğunu,
doğduğumu fark ettim
bu hayata yeni baştan.
İster insan olsun
ister bir nesne
tatlı değildi hiçbir zaman
bıçağın değen ucu,
ateşin yumuşak ısısı,
denizin dibindeki parlak yeşil karanlık
ona çok yakınım.
ona değeceğim.
tutacağım onu.
ve ne olacağımı değil,
nereye gideceğimi,
değerin nesne değil,
maneviyatın ta kendisi
olduğunu söyleyeceğim ona.
Söyleyeceğim o hergeleye,
geceliğin son sürat hızlı akan
yeşil bir derenini eteğinde
damlalar yüzüme çarparken
çocuklar gibi gülümsemekmiş,
anılarmış,
ateş böceklerini izlemek,
onlara şarkılar söylemekmiş,
kaçırdığımız bütün olay.
Anlamadıkları
bir dilden.