Şems ile Kamer’in devridaiminde
semavat ile küre-i arzın tam ortasında
Yankılanan bir ses ötelerden
Bembeyaz elbisesi göze daha bir ziyade
Daha bir parlatıyor
siyah derisini
Eli kulağında bekliyor Müslümanlar
Eli kulağında okuyor ezanı
Bilal
Sokaklarda bekliyoruz
Sen ben Ömer,Osman
Ürkek adımlarla yürüyoruz
Ayağımız çıplak yollarımız dikenli
Rasullullah da bizimle
Yüzüne bakan bir köle azat ediyor
Tebessümüyle bir kez daha şükrümüzü eda ediyoruz Allah’a
Aydınlatıyor bu tenha çöl akşamını
Çöl dediğim ruhumuz
Kupkuru,sevgisiz ve tozlanmış
Çöl dediğim susuz dudakların
upuzun cümleler kurmaktan
Biteviye günlerce esir alınmaktan
yorgun vücudun
çöl dediğim
Ali’ye seslenmek istiyorum
Hayber’in kapısında bekliyor
Ali’yi çağırmak istiyorum
Rasullulahın mezarı başında bekliyor
İnsan evvel olarak gözyaşlarıyla yıkar sevdiğinin naaşını
Hüzünlü bir meslektir bu sebepten gassallık
Gidenin karnına konan bıçak
Kalanın ciğerini kesip biçenden değildir daha keskin
Saf tutuyoruz birlikte
Küfrün karşısına dikilmek niyetimiz
Ellerimizle diktiğimiz heykellere saygı duruşu
yaptığımız günlerden eser yok
Oysa M.S. 2000 de
heykelinin karşısında saygıyla anacağımızı kim tahmin edebilir
Işıklar içinde uyuyacağı umuduyla
Kara toprağa gömülen
Saygıdeğer şahsiyetleri
Birine seslenmek istiyorum
Sesimin kısıklığında boğuluyorum
Biri bana seslensin istiyorum
Kulağım sağır hakikate
Mezarlıklar arasında dolaşıyorum
Dörtlükler tutuyorum aklımda
Ölmüşlerin adlarını okuyorum
korkuyla
sureler silinir aklımdan diye
Ve korkuyorum
Bir gün affolunmamış ölmekten
Davamın tek şahidi
Apansız dökülen gözyaşlarım