Belki bir dargınlığın sesidir bu şiir

Bir çaresizliğin dile gelmeyişidir

Göğüs kafesinde karanlıktır bir parça

Koparılıp atılamamış bir şeylerin ağırlığıdır

Görülemeyeni anlatmaktır bir nevi

Düşmektir iki karışlık bir çukura

Arananı bulmaktır/bulmaya hazır olmamaktır


Şahit olmaktır bir yılgınlığa

Tutup kaldıramamaktır düşmüş hiçbir şeyi

Özür dilemektir, neye, niye bilmeden

Öfkelenmektir, sıkmaktır güçsüz bir bileği

Yön kaybıdır ezbere bilinen sokaklarda

Bir adımın diğerine düşmanlığıdır

İleri gitmeyi unutmaktır

Dönüş yolunu hatırlamamaktır

Utanmaktır mutluluktan

İnsan olmaktan belki

Bu çağa kendini yakıştıramamaktır

Gencecik bir varoluşun parıltısız yarınıdır


Dünyayı anlamaya çalışmaktır bu şiir

Ardından, ah, demektir bir şeylere

Duyulmamaktır

Yazılmamış bir dizede yer almayan dank sesidir

Ruhun elinde tuttuğu jilettir

Kalabalık caddelerde fazlalık olmaktır

İdrakın mutsuzluğa işçiliğidir

Aklı yırtıp atmak isteğidir


Sormaktır bir öfkeyi

Ve cevaplamaktır

Gösterişsizliğin ihtişamına inanmaktır

Muhatapsızlıktan rengini kaybetmiş bir kapıdır bu şiir

Ve bayrağıdır

Genişçe bir salona açılmayan ne varsa


Cenazesini arayan bir tabutun üzerindeki örtüdür

Eşyanın tabiatına isyanıdır

Sıvası henüz yapılmış bir duvara

yorgun parmaklarla "beni yıkın" yazmaktır

Çatılara inanmamaktır


Övgüyle, yergiyle işi olmayan bir şiirdir bu

Bir gırtlakta bir düğüm yakalamak

Solukta biriken birkaç cümleyi öksürmektir

Arif'in dolaştığı çarşılardır

Bedenine ağır gelen bir başın soluk renkli meyhane masasıyla ilk temasıdır

Gürül gürül akan bir dünyaya inanmamaktır artık


Her şiir bir cahillik beyanıdır

Bu şiir de ispatıdır bilmemenin

Hiçbir şiirin hiçbir şiire itimadının kalmayışıdır

Yalanın daniskasıdır


Yersiz yöneltilmiş can sıkıcı bir sorudur bu şiir


Hala ölmemiş olmak

biraz da bizim ikiyüzlülüğümüz

Değil mi?