parmaklarım ağrıyor ve onları duruluyorum

sonra anlarım diyerek birkaç iz bırakıyorum oraya

nasıl değişti masam ve nasıl değişti camlar

ellerim şimdi sırılsıklam

nasıl da sakinleşiyorum.


yoldum çimenleri, ölçtüm zamanı, bu sefer tasıdır

nasıl tarağı topladım, yolduğum da kim bilir kimin saçıdır

sustum en iyisiyle ama

parmaklarımın ağrısını hep yankıladım sessizlikte.


kim bilir kimin saçıdır, kimin tarağı, bilmem

yapanın parmağı da hâlâ ıslaktır

diyorum ya, yoldum çimenleri, ölçtüm zamanı, bu böyle

şimdi masada neler değişti, anlar durursun.


niye dünya bana avuç açar, bilmem

ıslak parmaklarım her neye değse buruşur

şimdi ağrı durdu ama kim bilir

ne zaman

ıslandığında zaten her şey

iz bırakır.


ve ütülenir sonra, zamanın ölçüldüğü o evde

bir garip çıtırtıya herkes uyanır ve gelirler

bakarlar bana, ben derim:

nasılsa aldandığım yok dünyaya

çiğ ama güzel bir meyveyle kandırır iştahımı uyananlar