Saat sabah on bir, iki aralık doksan iki

Dışarıda yorulmuş bir rüzgar var 

Üşütür huzurumun kıldan ince ensesini

Aşık olmuş ayak tabanlarım bu lanete

Sokaklarla karşılıklı yasak aşkın ilk adımları

Güneşten habersiz ikindiye doğru vardım

Yeşil hayaletler meyhanesi


İki kelam etmeden yanı başımda 

Ölü dişlerle sırıtıyor hakikat

Kızıl saçlı iki şarap, gamzene yaz!

Gerçek asla beni unutmaz


Sorma bana neresi burası diye

Aklımda kış var kardan ibaret

Yeşil hayaletleri idare et

Ben yolmadan önce geçmişi

Siyah yıldızları hayal et


Bizim burada erkenden başlar

Berduşların narası

Yıkık dökük harabelerde asıl gece

Sarf ettiğim çaba yeni lanetlere gebe

Habercisi kağıtla buluşturduğum kış

Kaleminse gözleri şaşı


Saat akşam on bir, ciğerlerimde zifir

Sorma bana neresi burası diye

Ben de kaybettim nefsimin kirli sesini

Gençliğimi düşünedurdum 

Bu sayede çokça yoruldum

Sözlerim doğuştan yitik

Daha ne kadar kaybedeceğiz?

Bi' selam da bana çak Olric


Yaşlı şarkılarla sabahı ettik

Aynada yine aynı gülümseme

Anlaşılan hesap vakti geldi

Deniz kabuklarından ziyade 

Dünkü bela var cebimde

Yosun tutmuş bir tetik

Geri adım atmıyor ayna

Delikanlıya yakışmaz haliyle

Meyhanedekilere benden selam ilet

Yaşam neyse de

Güzel bir ölümü ziyan ettik