Sonunda geldik. Birazdan olacak hiçbir şeye şaşırmayın ve lütfen, söz verin, konuşmam bitmeden buradan gitmeyin, olur mu? Bunu çok önemsiyorum.


Peki. Söz veriyorum. Burada olan hiçbir şeye şaşırmayağım ve buradan gitmeyeceğim. Şaşırırsam da belli etmeyeceğim.


Anlaştık. Başlıyorum.


Görsel.


Bütün manzaralar telifli. Bu yüzden ev görseli hayal ürünüdür.

Bakın.

Ev görseli.


Buyrun, şöyle geçin. İki adım daha atarak pencereye yaklaşın lütfen


Bakın burası, şu gördüğünüz, ışıklı ama karanlık, solgun, her an değişken, dikliği kayboluşa benzeten. Biliyorsunuz. Zeminin düzlüğü, yokuş hisli burada. Nerede oturursanız oturun. Olmasanız daha iyi gibidir.

Tırmanıyor, yoruluyor, dinlenirken manzara göremiyorsunuzdur. Hep bir direnç, her şeye direnç. Her şey: sanki. gibidir.


Kendinizi bıraksanız düşersiniz, tırmansanız hiçbir şey kesin değildir adlı bir yokuş var burada. Evet ben şu tepeye böyle diyorum. Bir sürü düşmüşü eteğinde biriktirir. Denemeler bitmiştir, yenilgilerin korkuları kalmıştır geriye. Burada. Bir şey iyiyse, yalnızca olmayışıyla hatırlanır. Bana katılıyor musunuz?


Haklısınız. Ve sizi anlıyorum. Ama düz ayak bir ev olmasını tercih etmek isterim. Bir de pencerelerden biri en azından bir iki ağaç görse iyi olurdu.


Eh. Ağaçlar yeşile yeni bir ton eklerlerdi tam burada, olsalar. Ama yoklar.

Çiçek kokuları rüzgarla maddeleşir, şurada, elimle gösterdiğim yere bakın lütfen, yüz metre ileride, mutluya benzemeyen çiftin öpüşüne katılırlardı. Çiçekler yoklar.

Kediler, sırtlarıyla, kuyruklarıyla, sürtünmeleriyle şehir yorgunlarını iyi ederlerdi. Kediler yoklar.

Size: "Ben kendime eskiden kocaman seçenekler kurardım. Hayaller büyütürdüm hayatın anlamıymış gibi. Herkes gibi. Mutluluktan da koşardım ben. Niye böyle durgunum? Niye olmayanım olanımdan hep daha çok?" gibisinden cümleler kurduran yorgunluğu iyi edecek şeylerin imkanı eskiden çok yakınınızda dururdu. Hissiniz böyle olurdu, değil mi... Ve artık öyle değil. Şimdi o hisler yok Hayır yanıt istemiyorum. Cevabı biliyorum.


Diğer odaya geçelim lütfen. Tek mi yaşayacaksınız?


Evet, yalnızım, ama yine de gerekli olduğunda iki kişinin sığabileceği bir ev arıyorum. Her şeyim hazır gibi... bir kere daha aşık olabilirsem artık evlenirim herhalde.


Yaşayacak mısınız? Anlıyorum. Ama sanmam.


Çünkü, kapitalizmin bile benden vazgeçtiğini hissediyorum, başlığıyla yazar şair burada şiirini. Ki buranın şiiri yoktur, solmuştur. Aşkın teması kaybolmuştur. Ya çok yavandır ya hiç yoktur.


Anlamı giydirilmiştir buranın. Buralıların ellerine hareket ezberletilmiştir. Hissetmez ve hissetmediğini oluşturmaz kimse. Ve herkes çok yorgundur. Oluşturursa biri bir şeyi, oluştururken dönüşür ve oluşturduğunu hissedemez olur. Merakı kaybolmuştur buralının. Uyumu kaybolmuştur. Kendiliğindeni ferahlatmaz hiç.

Yarını görecek olmanın neşeli tilkileri kızıl kuyruklarını alıp, tüylerini ve oyunlarını alıp çekilmiştir akıllardan. Buralıların aklı kalbiyle küstür. Ben de buralıyım. Siz de buralısınız. Bunları biliyorsunuz. Sormak istediğiniz bir şey var mı?


Peki, anladım... banyoyu görebilir miyim? Duş alırken hoparlörden müzik dinlemeyi severim. Sesi çok açmam ama... Sorun olmaz herhalde.


Burada müzik rahatsız edici bir şeydir.

Güldüğüme bakmayın. Derimin altına kaçmamıştım. Çoktum ben de eskiden. Umudum elbette vardı. Gözlerim sadece almaz, bazen de saçardı. Gözlerim yok mu? Döner döner kendime ev seçerdim. Şimdi hiç ev ilanı yok mu? Ülkeler bakardım, en yeşili hangisi, kasabası nasıl, suyu nasıl akar, insanı nedir? Şimdi hiç bakmıyorum ülkeler yok mu? Seviyorum derdim, bir insan düşünürdüm. İnsanlar yok mu? dedim, bir gün kendime. Ve sonra. Kullanamadığımı satmaya başladım.


Şimdi aklım çok ama. Oradan gidiyorum. Şuradan. Buradan. Her yerden giderek. İlerliyorum. Adlı bir şey sanıyorum kendimi. Ama ilerleyişte ben yokum. Ayaklarım var sadece. Peşimde kalanı unutmuşum ve hiçbir şey yanımda yürümemiş. Ellerim cebimde eve benzemez pencerelerin altından yürüyorum. Her gün. Kaldırım taşlarının çıkıntılarına sürtüyorum ayaklarımı. Sesim bu. Dönemi geçmiş şeyler duyumsuyorum. Ve niyeyse biliyorum, artık duygulandığımda daha hızlı konuşuyorum. Acaba ne yapmışım da hiç yetişememem gereken bir şeyin koşarak önüne geçmişim. Ellerimi bir yabancınınki gibi yanımda gezdirdiğimi fark etmişim. Öyle boşlukmuş ki kendilik, öyle yalnızlıkmış ki, herkes gibi olmayı resmen tercih etmişim. Diyorum. Boş zamanlarımda hep aynı daireyi satıyorum. Başka biçimlere benzer daireler. Yutan, unutturan, daireler.


Gibi davranan herkes, ben dahil, hepsi buralı. Biliyorsunuz.


Buralılar evin daima aranan bir şey olduğunu öğrenmişlerdir. Arzuları hadlidir. Hayal kuracak olsalar önce kendi kendilerini döverler. Sonra hayal kuran herkesi. Biliyorsunuz.


Bakın...


İşte...

Size yabancılığınızı unutturacak manzarada bir ev ilanı.

İyi haber,

böyle bir ev gerçekten var.

Kötü haber,

paranız, bu evde oturmaya asla yetmeyecek.


Teşekkür ederim. Mesaim bitti. Ben burada kalacağım.


Beni ve burayı dilediğiniz zaman terk edebilirsiniz arkamda kapılar var gördüğünüz gibi aslında kiralanacak dairem yok ben yazmayı bırakmış bir durum hikayecisiyim her gün emlakçı oluyorum ve birine bu durumu yaşatıyorum.


Gösterim bitti. Size sunduğum hikayemdi. Anladınız veya anlamadınız. İlgilenmiyorum. Özrüm yok ve alkış da beklemiyorum.


Bıraktığım

boşluklar

nefes

almak

içindi.