nereye koydum halatı
neresinde durdu en güzel evin
hırıltısı eski bir rüzgar
eksilmeyi öğrenecek soluk
gürültümden çamurlu ses tellerim mesul
sesimden salya sümük ağlamayı iyi bilen bir çocuk
önemini kaybetti baktığım aynalar
fikrim kirlendiği yerden bileylenip
en sakat yerinden tuttu tanrısını
-benim putum doktorculuk oynayabilir-
yirmi ilk yirmi sonbahar koydum kamburuma
boynumda bembeyaz bir zehir
büyümeden yaşlanmayı anlayışla karşıladım
kendime yetecek kadar -sana yetse ne iyiydi-
gördüm duydum bildim
konuşmayı çok görme bana
hiç konuşulmamış diyaloglar
yalnız benim sezdiğim bir söyleniye yaslandı
kafatasımı kemiren kuş konmaz yaram
ağlama duvarı değilse neydi önemsiz aynalarca
gözlerini kapatınca duyabilir
sağırlığınca ağlayabilirsin
ancak acına pay etme beni
inkarı sussun diye kestiğin dilimin
bekleme şahitlik etmesini
göz kapaklarıma değen bu bozuk panorama
yeşil zeytin mavi deniz sarı güneş
ölümün rengi siyah değil işte
her şey olağansa neden bazı şeyler
bazı şeyler "şey" olmaya mecbur
ölüm bir şey
doğum kadar bir şey
...
zamanı çizmeye çalıştım (?)
elimde doğmuş günler atlası
-yumruğunu şakaklarıma dayadım-
-kötü şiir! kötü şiir! kötü şiir!
niçin'i geçeli çok oldu
nasıl'a tahammülüm yok ey rab
kalem ve kağıttan ibaret hayatın
etini kemiğini sen al
eren kethüda
2021-07-04T01:32:43+03:00Çok iyi şiir tebrikler