Devrimin sancısıyla kavrulmayı bekledim...
Direnişten gelen yoksun bir kaygı,
Harcanacak gençlik ve raftaki kitaplar
Yüksekten baktığım kavruğu seyirdeyim,
Delilik; geçmesen nefesimin önüne
Adım başı yoklamasan şah damarımdan,
Kapıma vurmasan bir gece yarısı
Görmüyor musun
Ben, senden habersiz arsız bir zihindeyim.
İçime attığım çığlıklarımla
Gün gün, saat saat, yol yol
Onlarca tarifsiz sözün ardından
Kartala haset bağlatarak, yere çakılmaktayım.
Ve sen varsın parmak uçlarımda
Her anını hatırlasam da düşleyince,
Ya da resmedebilsem de gözlerini boş bir duvara
Gariptir ki her sayfada bambaşka
Şakaktan vuran her ağrıda, boynuna düşen damlalarda
Güneşten ibaret bir yılın ardından, neredesin
Delilik zaman vurdu kendini, keskin bir çan sesi
Yeni bitti diyor sanki derinden derinden
Fakat ben gelemiyorum bile çehrenin üstesinden
Korkuyorum, delilik beslenmesin senin teninden