Ve artık uyuyalım n'olur. Bu bıkmışlık bizi hür etsin artık; sancağına yataklık yapmak istemiyorum. Elde edilmiş tüm kalelerin ucunda seyrettim. Çok öncesi umurumdayken umudum da vardı. Fakat boğum boğum süzüldük. Şipşak iki bıçak izi kirletti çocuk gözlerinizi. Ah bayım! Hakkınızı ne çok kesiyorsunuz. Faiz haramdı ya hani! Öncesi, sandıklarımı kilitlerdim. İki kız kilitlendik sonra, hani o paklanmaz ayın en sonunda. Bir oğlan da kaçtı içine, sonra karalandık. Bunu istemiş miydik? Bilmiyorum ama kıs kıs güldük. Orada işte, tam da olmaması gereken yerde, bir çıban olduk. İrin irin, kan kan aktık. Onun öncesi, çok çok öncesi, bir yumruyduk oysa. Kıtasız kaldık ama ne çok kırılmıştık. Nasıl yaka silktik. Nasıl, nasıl saldık. Bir kere konuştuk, sonra bu çok koşmaktı. Tüm sandıklarımıza kilitlenmek gerekti. Bunun için sulh lazımdı, biz o askıda boynumuzu büktük. Bir öptük, sonra bin sövdük. Ama biz komik, en çok küstük. Ulaştık da reddettik. Suyum kaynadı, ben cehennem soğukluğu çektim. Uyuduk da bi' ara. Baya uyuduk o ara . Sonra bir jilet, kan pıhtı pıhtı. Ama akmıyor asla. Uykumuz terk etti bizi. Ve sonra, biz komik, serpildik tüm dünyaya. Kanat kanat, lime lime. Değmedik ama aştık sonra bir de, açtık bu fiyakalı. Sonra selam verdik gittiğimiz her diyara; hoş geldim gözleri dağ, hoş geldim sözleri çağlayan ırmak, gidiyorum yatan kurbağa.... Sonra, sonra soranlar oldu, sonrası kesilmiyor. Geçmiyor. Yutkunsam da uyutmuyor şahsım.