Bırak düşünsün gecenin gebe karnından şişip duran sıkıntıların iflâhı,

Bırak düşünsün düşünmekten deliren

Düşünmeden delirenlerin yerine de

Ufukta beliren bir keşmekeş, bozkıra savuruyorken kurak tekmesini

Memesinden süt bile çekilmiş saçları kınalı kadınlar kamçılıyor kızgın bulutları

Ortalıkta toz, ortalık duman

Ortalık râzı bundan.

Ardından ufalanmış saatleri avuç avuç ceplerine dolduran bir dilsiz oğlan

Elleriyle söz geçiriyor sese

Sesleniyor, sesleniyor bağırıyor belki de.

"Zaman" diyor çocuk

"Genişleyen bir şey midir daralan mı yoksa?

Beni duymayan bu kör gözünde karalar mı noksan?"

İrkiliyor bunu duyan kınalı kadın

Dizginlerini bırakıyor bulutların

Öğrenmek için sözü terkedip

Sessizlikle barınmayı.

Dağda pullu bir balık kırmızı bir arı ile başlıyor dilsiz çocuğun masalları

Bir varmış bir yokmuş ile değil

Ha varmış ha yokmuşun boğazından geçiyor dileği de yemeği de.

Onun ceplerinden doğuyor gece onun ellerine batıyor güneş.

Kuşlar yapraklarla konuşuyor, bulutlar bağırarak yağdırıyor yağmuru onun gözünde.

çiçeklerin sesi kokusundan güzel ve

Denizlerin dili yalıyor kıyıları

Yeniden yeniden ve yeniden.


Bir ayaz sağa sola çarparak geliyor

ve uyandırıyor uykusundan ahraz bir kırlangıcı

Sürüsünün peşine düşememiş

Acı bir zemherin elinde kıvranıyor

Ve düşünüyor sağır ve dilsiz kırlangıç

Keşke düşündeki çocuğa sorsa,

"Zaman genişleyen bir şey midir daralan mı yoksa?"