ben hayal kırıklığı dünyasında yaşayan ufak bir hevestim
dilsizler evreninde büyüyen bir geveze
herkes siyah beyaz renk körüydü ve ben masmaviydim
bir ağaç dalı oldum sert rüzgarın yerip geçtiği
bir cemre oldum kurumuş toprağın üstüne düşen
bir kardan adamdım hevesle yapılan
ne havuçtan burnum kaldı geriye ne zeytinden gözlerim
kapağı sararan bir kitap oldum eski bir kütüphanede
cami avlusuna bırakılan bir çocuktum dün gece
insan tenine aşık bir yağmur damlası oldum
herkes şemsiye açtı bana
yersiz göksüz uçsuz bucaksız bir şehirdim
kimse basmadı topraklarıma
yabancısı oldum kendi kanımın
akıttılar gram sızlamadı canım
kopardılar şehrimin tüm çiçeklerini
bir kan kokusudur sardı her bir yanı
köşesi bucağı zindandı kalbimin
mahkumlarını dahi salmadım şehirlerime
yalnızlık oldum sonsuz kalabalıklarda
kara bulutların tepesine ben çöktüm
güneşleri söndürdüm kasvetimle
sonra bir cümle okudum bir kitapta
sevgisiz bir beyazın siyah olması
kağıda damlayan tek bir mürekkebe bakarmış
ben o mürekkebe çoktan boyandım