Bugün benim doğum günüm

Biraz sev beni

Biraz sarıl bana

Hiç koymadın başını dizlerime

Kurbağaya mı dönüşürdün

Beni öpsen bir kere


Yeryüzü üzerine kan bulaşan bir sofra

Senin için yırttım

Soğanların yaşını dudaklarımla

Yakıcı biberleri kalbime bandım

Zehirli mantarları sürdüm dilime

Kelimelerinin tadı bozulmasın diye

Kanları ayıkladım salçalarda

Süzdüm de acıları

Kıyamadım hiçbirini atmaya


Sen gittin

Her şeyi çalınmış bir mahalle esnafı gibi kalakaldım ortalıkta

Sokakta gördüğüm sahipsiz köpekler kadar

Döküldü saç tellerim

Adını ilkokul defterime yazdım

Doksan dokuz kere


Pazarlık ettiler yüreğimle

Kendi emeğiyle köylü pazarında çalışan bir kadınla hesaplaşır gibi

Hiçe saydılar emeklerimi

Dinlemediler beni

Anlamadılar

Ağladım çocuklar gibi gecelerce


Şimşekler çaktı gökyüzünde

Bir adam bir kadına bağırdı yeryüzünde

Korkudan dişlerim gıcırdadı geceleri

Kapıya bağladım ellerimi

Sen olmadın gelen yine de


Gönlün delikti

Düşürdün sana tutunan ellerimi

Tam kavuştum derken

Kıyılarında batırdın mülteci benliğimi.


Ben gittim

Koynuma diktim yeşili

Artık ellerinin güzelliğine yenilecek

Müsvedde kağıtlar değil damarlarımın çizgisi

Yüreğini bilene

Bir kalp ritimi.