Hiç doğum günleri neden kutlanır diye düşündüğünüz oldu mu? Mumlar… Mumları neden üflüyoruz? Tamamıyla Yunan mitolojisinden geliyor. Ay ve Bereket Tanrıçası olarak bilinen Ay Tanrıçası Artemisten gelmektedir. Öncelikle biraz Artemisten bahsedelim. Artemis, göklerin ve gök gürültüsünün tanrısı olan Zeus ile Leto’nun kızıdır. Apollon’un ikiz kız kardeşi ve ay tanrıçasıdır. Kendi kardeşinden birkaç dakika önce doğmuş, annesine doğum sırasında yardım etmiştir. Annesinin doğum sırasında çektiği acıyı gördükten sonra evlenmemeye ve bakire olmaya yemin etmiştir. Ayrıca Ares'in dostu olarak bilinir. Artemis yayla silahlandırılmış bir avcıdır. Oklar güneş ve ay ışınlarının sembolüdür. Artemis, sarışın ve çok güzel bir saflığa sahip bir Tanrıçaymış. Hatta günümüzde İzmir’de bulunan Artemis Tapınağı'nın kalıntıları bulunmakta. 1963 yılında Manisa'nın Kula ilçesindeki Thermai Thesos Antik Kenti'nde bulunan ve depoda tutulan Artemis'in heykeli, yarım asır sonra ilk kez İzmir Arkeoloji Müzesi'nde sergilenmeye başlandı. Yunanlılar, Artemis’in doğum günü kutlamalarında, ay şeklinde hazırladıkları keklere ay ışığını hatırlatması nedeniyle mum eklemiştir. Doğum günü pastasının üzerine koydukları mumların oradaki kötü ruhları uzaklaştırdıklarına; biri mumu üfledikten sonra ortaya çıkan dumanın ise tutulan dilekleri tanrıya ulaştırdığına inanılmaktaydı. Zamanla diğer Tanrı ve Tanrıçaların hatta soyluların ve halk kahramanlarının doğum günleri de bu şekilde kutlanır hale gelmiş. Aslında pastaya mum dikmenin kökeni nereye dayanır sorusuna, Yunanlılara ve dolaylı yoldan da Artemis’e yanıtını vermek hiç de yanlış olmaz. Eski tarihlere baktığımızda MÖ 3000 yıllarında Mısır Medeniyeti'nde Firavunların doğum günü kutlamalarının tarihte ilk doğum günü kutlaması olduğu düşünülüyor. Antik Roma'da, doğum günü kutlamaları özellikle zengin aileler arasında yaygındı. Bu kutlamalar genellikle özel yemekler, hediyeler ve eğlence etkinlikleriyle kutlanırdı. Orta Çağda ise, Hristiyanlık doğum günlerini kutlamaları yasaklanmıştı çünkü bu uygulama pagan gelenekleriyle ilişkilendiriliyordu. (Paganizm, kökenleri dünyanın kadim doğa dinlerine uzanan bir inanç biçimi ve bu dinlerin genel adıdır.) Her ne kadar Hristiyanlar için doğum günü kutlamaları yasak kabul edilmiş olsa da 15. yüzyıla gelindiğinde Almanya’da bulunan fırıncılar doğum günü kutlama adetinin yeniden gelenekselleşmesine ön ayak olmuşlardır. İlerleyen yıllarda doğum günü kutlamaları çocuklar için her yıl tekrarlanır hale gelmiş, Almanya’da yalnızca çocuklara yönelik bir festival olan “Kinderfest” düzenlenmeye başlanmıştır. Yapılan bu festivalin “Kinderfest” ismi ile anılmasının sebebi ise Kinder kelimesinin Almanca’da çocuk anlamına gelmesidir. Çocukların, doğum günlerinde kötü ruhlardan gelebilecek tehlikelere karşı savunmasız olduğu düşüncesi, pastaların üzerine mum dikilmesine kapı aralamıştır. Pastaya dikilen mum sayısı ise çocuğun yaşının üzerine bir mum daha ilave edilerek hesaplanmıştır. Akşam yemeği vakti geldiğinde yeni yaşına girecek olan çocuk pastanın üzerindeki mumları üfleyerek hepsini aynı anda söndürmeye çalışır; sonra da gerçekleşmesini istediği bir dilek dilemekteydi. Doğum günü kutlaması bittikten sonra çocuğa istediği hediyelerin alınması ise yine o dönemden kalma bir gelenektir. Her yıl doğum günü pastasına bir adet daha fazla mum dikmenin ise 1746 yılında din adamı olan Kont Ludwig von Zinzindort’un doğum gününde gerçekleştirildiğine inanılmaktadır. Doğum gününü ihtişamlı bir pasta ile kutlayan Zinzindorf’un pastasının üzerinde yaşı kadar mum bulunmaktaydı. Türkiye’de doğum günü kutlamalarının tarihine baktığımızda ise Osmanlı İmparatorluğunun batıya yöneldiği Lale devrinde başlanmış. Cumhuriyet ilan edildikten sonra Türkiye’de gelenek olarak yaygınlaşmaya devam etmiş. Sanayi Devrimi’nin ortaya çıkması ile birlikte yaşanan gelişmeler ise pastacılığın gelişmesine ön ayak olmuş; böylelikle doğum günü pastaları ile yapılan keyifli doğum günü kutlamaları tüm dünyada uygulanmaya başlamıştır. Daha önce de sözünü etmiş olduğumuz gibi doğum günü kutlamaları, geçmiş dönemlerde yalnızca inanç sebepli olarak yapılan ve üst sınıfa mahsus bir eylem olmuştur. Fakat doğum günü kutlamalarının dini bir amaç olmaktan çıkarak halkın geneline yayılması tarihte ilk olarak Antik Romalılar döneminde gerçekleşmiştir. Antik Roma’da, yalnızca üst düzey pozisyonlarda görev alan kişiler için yapılan doğum günü kutlamaları, soylular 50 yaşına geldiklerinde onlar için de yapılan ve herkesin katılıp izleyebildiği etkinliklere dönüşmüştür. Etkinliklerinde zeytinyağı, bal, buğday unu ve peynir ile hazırlanan bir kek hazırlanmakta ve üzerine mum dikilerek dilek dilemeleri beklenmekteydi. Roma’nın adını tarihe yazdıran imparatorlarından biri olan Jül Sezar’ın, festival ve kutlamalara duyduğu ilgi; kendi doğum gününü festival olarak ilan etmesine neden olmuş ve Sezar’ın doğum günü her yıl festivallerle kutlanmaya başlanmıştır. Buna ek olarak soylu da olsa halktan da olsa kadınların doğum günü ne yazık ki 12. yüzyılın ortalarına dek kutlanmamıştır. Artık şimdi, doğum günü kutlamaların nerden geldiğini biliyorsunuz. Sevdiklerinizle beraber mutlu yaşlara adım atmak dileğiyle. Sevgiyle kalın.